Bu köşede daha önce ülkemizde temel bilimlere değer verilmediğini, bilim ve üretimi çeşitli yönleri ile irdeleyerek iyi durumda olmadığımızı, ilgili makamların çözüm önerilerimize kulak vermesini diledim. Son yazılarımdan birinin başlığı Temel Bilimler Nasıl Kurtulur? şeklindeydi. Ancak bu yazıyı yazarken çok keyifli, onurlu ve ülkem adına gururluyum. Bu satırları okuyan Nobel Ödülünü ben aldım zannedecek.
Zannetsin…çünkü alsam da bu kadar sevinirdim.
Bilim insanının hedefi bilime dolaysıyla insanın yaşam kalitesine katkı sağlamaktır. Bu katkının üst düzeyde olması ve itibarlı bir ödül ile değerlendirilmesi, Anadolu’nun bağrından kopup ABD’ye giden ama yüreğinde bayrağımızın ayı ve yıldızı dalgalanan Sayın Prof. Dr. Aziz SANCAR’a nasip olmuştur.
Türkiye’de yapılan bilimin üretime dönmemesi ile ilgili konu bildik söylemler bildik . Günümüzde Devlet kademesinde iyi şeyler oldu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da kuruldu. Rahmetli Hocam Prof. Dr. Ali Riza Berkem’in en büyük hayali vefatından sonra gerçekleşmiş oldu. Önce kendi biliminiz olacak, sonra o bilime dayalı teknolojileriniz, sonra da o teknolojiyle üretilmiş kendi tasarımınız ürünleriniz. Dünyanın ileri ülkeleriyle aramızdaki farkı onlardan teknoloji transfer ederek kapatamayız. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için bilimimizi ve teknolojimizi kendimiz üretmeliyiz diyoruz ama uygulamada olmuyor.
Düşünenlerin düşüncesi güzel ama temeldeki sorunlar çözüm bekliyor.
Hürriyet Gazetesi’nde Bilim köşesi olan İsmet Berkan geçen yıl yazılarından birine şöyle başlık atmıştı.
“Temel bilimlerden kaçış bu hızla sürerse 2023 hedefleri zor tutar”
Bilgiye, bilime ve o bilimden kaynaklanan yüksek teknolojiyle yapılan ürünler her zaman daha fazla katma değer sağlar. Ancak Ülkemizde bu noktadan ilerlememizin önünde büyük engel var diyor yazar. Çünkü gençlerde lisansa dayalı temel bilime ilgi giderek azalıyor. Yüksek puan tutturacak hiçbir lise mezunu fizik, kimya, matematik, biyoloji, moleküler biyoloji, genetik, astronomi, uzay bilimleri… gibi temel bilim eğitimi veren fakülteleri yazmak istemiyor. Çünkü istihdam alanı yok. Son yıllarda açılan kontenjanların yarıdan fazlası dolmamış durumdadır. Bu nedenle bazı üniversiteler bu bölümleri kapatmak zorunda kalmıştır. Diğer taraftan temel bilimleri açık olan üniversitelerin ise puanları çok düşük. Çünkü başka türlü öğrenci çekemiyor. Dolaysıyla düşük puanla girenlerden de istenilen verim alınamıyor..
Sorunun köklü çözümü ilk ve orta öğretimdeki eğitim kalitesine dayanıyor. Önce buralarda kaliteyi yükselteceksiniz, diğer taraftan da temel bilimleri cazip hale getireceksiniz ki kafası problem çözmeye çalışan gençler bu fakülteleri tercih etsin, ama mezun olduğunda da bilgisini kullanacak bir iş alanı bulsun.
Ülkenin geleceğini belirleyecek bu konu bir taraftan Milli Eğitim Bakanlığını, bir taraftan da ilgili diğer bakanlıkları ilgilendiriyor yani Devletin bu konuyu kökten çözmesi lazım ki kurulmuş olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işler halde kalabilsin.
Buraya kadar özetlediğim nokta temel bilimler için lisans eğitimini ilgilendiren önemli noktalar.
Benim üzerinde durmak istediğim diğer bir konu yurt dışında itibarlı üniversitelerde temel bilim doktorası yapmış gençlerin Türkiye’ye geldiğinde karşılaştığı sıkıntılardır. Benzer sıkıntı 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kurulu Yasa’nın doçentliğe yükseltilme maddesindeki belirsizlik nedeniyle yurt içinde temel bilim doktorası yapanlar için de geçerlidir. Yasa jüriye adayın müracaat ettiği alanla ilgili yayınlarını inceleme yetkisi veriyor.
Ancak jüri üyelerinden kimi araştırmaları başarılı ama bu alandan giremez diyor. Aynı kişiye başka bir jüri üyesi alanı da uygun araştırmaları da uygun diyor.
Adayın yayınları başvurduğu bilim alanı ile ilgili midir değil midir?
Doğrunun eğrisi olmaz bu sorunun cevabı ya ilgilidir ya da ilgili değildir
Üniversitelerimizde akademik yükselmelerde geçmişe göre çok olumlu gelişmeler olmuştur, fakat görüldüğü gibi hala yeterli değildir. İlgili yasanın akademik yükseltmelerin alanları ile ilgili bazı açıklamalar yapması gerekiyor. Yasada net olmayan bazı alan bilgileri jüri üyelirinin kafasını karıştırdığı için karar vermekte zorlanıyor.
Yasasının Doçentliğe Yükseltilme maddesindeki bu belirsizlik yüzünden yurt dışında temel bilimler eğitimi görmüş donanımlı gençlerden bir an önce faydalanmak yerine enerjileri tüketilmeye çalışılmaktadır.
Özet olarak söylemek istediğim; temel bilimlerde lisans düzeyinde eğitim yapmak isteyen başarılı gençleri kaybetmiş durumdayız, bari lisans üstü eğitim yapmış hazır bir şekilde elimize geçmiş başarılı donanımlı gençleri kazanalım.
Biyokimya alanındaki çalışmalarından dolayı Tıp Doktoru Prof. Dr. Aziz SANCAR’a verilen Nobel Ödülü kimya, fizik, biyoloji gibi temel bilim alanlarının ne kadar değerli olduğunu anlatıyor, ama bu değeri bizi yönetenler anlamakta güçlük çekiyor.